Günümüzde dünya çapında 4 milyar internet kullanıcısı var. Bu muazzam rakamı görünce, işletmelerin pazarlama stratejilerine blog yazılarını neden dahil ettiklerini ve blog yazmanın faydaları daha iyi anlayabiliriz.
Blog yazıları, sadece web sitesi trafiğini artırmak, ürün ve hizmetlerinizi tanıtmakla kalmaz, aynı zamanda potansiyel müşterilerinize karşı güven oluşturmanıza da yardımcı olur.
Bu yazımızda işletmeniz için blog yazmanın avantajlarını ve sitenize trafik çekmek için oluşturacağınız alakalı içeriklere nasıl başlayabileceğinizi tartışacağız.
Başlayalım.
İçindekiler
İşletme blogları, firmanızın çevirimiçi görünürlüğünü sağlamak için blog yazılarını kullanan bir pazarlama taktiğidir. Ayrıca işinizin büyümesini desteklemeye yardımcı olan bir pazarlama kanalıdır.
Günümüzde sıkça dile getirilen “Bu zamanda blog yazıp yazmaya değer mi?” sorusuna kısaca evet diyebiliriz.
Nedenlerine bir bakalım;
Hepimiz web sitemize daha fazla ziyaretçi gelmesini isteriz. Yapmaya çalıştığımız tüm çalışmalar temelde bununla alakalı. Peki insanların web sitenizi bulma yollarına bir bakalım.
İşte tam bu noktada, sitenize yeni trafik ve okuyucu çekmek için blog yazıları yayınlayıp, sitenizi arama motorları için optimize edebilirsiniz.
Şimdi web sitenizde kaç sayfa olduğunu düşünün. Muhtemelen çok fazla değil. Peki bu sayfaları ne sıklıkta güncellediğinizi düşünün. Çok sık olmadığını mı fark ettiniz?
Üzülmeyin, blog yazmak bu sorunların her ikisini de çözmenin etkili bir yoludur.
Her blog yazısı yayınladığınızda, web sitenizde dizine eklenen bir sayfa daha olur. Böylece arama motoru sonuç sayfasında (SERP) sıralanma ve organik aramada web sitenize daha fazla trafik çekmek için fırsat yaratmış olursunuz.
Google ve diğer arama motorlarına, sitemizin aktif olduğunu anlamasını sağlamak için, bloglarımızı sosyal medya içerikleri olarak da kullanabiliriz.
İşletmeniz için blog yazmak, sosyal medya aracılığıyla keşfedilmenize de yardımcı olur. Her yeni makale oluşturduğunuzda, kullanıcılar, Twitter, LinkedIn, Facebook, Instagram gibi mecralarda yazılarınızı paylaşabilir.
Böylece henüz sizi veya işletmenizi tanımamış olan yeni bir hedef kitleye, kendinizi tanıtmanıza yardımcı olacak içerikler yaratmış olursunuz.
Sosyal medya yöneticinizden sürekli sosyal medyanız için yeni içerik oluşturmasını (veya kendinizin oluşturmaya çalışması) istemek yerine, blog yazılarınız içerik deponuz olabilir. Böylece bloglarınız sosyal medya varlığınızın gelişmesine yardımcı olur.
Blog içeriğiyle hem sosyal medyanızı geliştiriyorsunuz hem de sitenize gelen yeni ziyaretçilerinizi blog yazılarınıza çekiyorsunuz. Birbirini olumlu etkileyen oldukça simbiyotik bir ilişki.
Artık blogunuz vasıtasıyla sitenize trafik çekmeye başladığınıza göre, bu trafiği potansiyel müşterilere dönüştürme fırsatına da sahipsiniz.
Yayınladığınız her blog gönderisi dizine eklenmiş başka bir sayfa olduğu gibi, her gönderi yeni potansiyel müşteriler yaratmak için yeni bir fırsattır.
Bu fırsattan faydalanmak için her blog gönderisine potansiyel müşteri yaratan bir harekete geçirici mesaj (call to action) eklemeniz yeterlidir.
Bu harekete geçirici mesajlar genellikle ücretsiz e-kitaplar, infografikler, bilgi sayfaları, çeşitli teknik şablonlar gibi temel olarak bir kişinin bilgi edinebileceği herhangi bir içerik çeşidi olabilir.
Trafikten müşteri adayına dönüşümlerin hangi aşamalardan geçtiğine bakalım;
Not: Tüm blog okuyucuları potansiyel müşteri olmayacaktır. Hiç kimse bloglarını okuyan kişilerin %100’ünü potansiyel müşteriye dönüştüremez. Sadece blog yazmaya başlayın. Her blog gönderisine harekete geçirici mesajlar koyun.
Kaliteli işletme blogları, okuyucuların ve müşterilerinin problemlerine yanıt verir.
Hedef kitleniz için devamlı kaliteli ve değerli içerik veya makaleler yayınlarsanız, bu sizi onların gözünde sektörün otoritesi haline getirecektir.
Müşterilerin aradığı cevapları net bir şekilde yazdığınız eğitici bir blog yazısının etkisi mutlaka olumlu olacaktır. Potansiyel müşterilerinizin yazılan blog içeriğini fark ettiğinde, satışın gerçekleşme ihtimali de bir o kadar artacaktır.
“Otorite olmak” her ne kadar trafik ve olası satışlar kadar somut bir gösterge ölçüsü olmasa da oldukça etkili kavramlardır. Günün sonunda, blog yazılarımızın çoğu otorite olmakla ilgilidir.
Şöyle düşünelim;
Google algoritması için geri bağlantıların ne derece önemli olduğunu, sayfa dışı SEO (off page SEO) yazımızda detaylıca anlatmıştık.
Geri bağlantılar (backlink), Google’ın arama sonuçlarında bir siteyi sıralarken dikkate aldığı 200 faktörden biridir. Bir çok SEO uzmanı, geri bağlantıların SEO optimizasyonunda 3. en önemli faktör olduğuna inanıyor. Aynı zamanda SEO uzmanlarının çoğu bağlantı oluşturmanın SEO optimizasyonunun en zorlu kısmı olduğunu düşünüyor.
Blog yazılarınızı sadece potansiyel müşterileriniz için değil, aynı zamanda sektörde otorite olarak görülen diğer kişi ve firmalar için de oluşturmalısınız. Bu şekilde otorite olarak görülen kişi ve işletmelerden ilgili bağlantıları daha kolay elde edebilirsiniz.
Otoritesi yüksek olan web sitelerinden gelen bağlantılar bir güven oyu ve tavsiye görevi görür. Google’a güvenilir ve sektörünüzde uzman olduğunuzu gösterir.
Blog yazılarınız biriktikçe ilerleyen zamanlarda kendi başlarına trafik çekmeye devam edeceklerdir. Hafta sonu piknik yaparken, yada spor salonunda çalışırken hatta uyurken bile sitenize trafik gelmeye devam eder.
Haftanın ilk günü bir blog yazısı yazmak ve yayınlamak için bir saat çalıştığınızı hayal edin. Diyelim ki blog gönderisi Salı günü size 100 görüntüleme ve 10 potansiyel müşteri kazandırıyor. Birkaç kişi daha sosyal medyada Çarşamba günü bu yazıyla karşılaşıyor ve 50 görüntüleme ve 5 potansiyel müşteri daha kazandırdı. Abonelerinizden ve e-maillerinizden de bir kaç kişi bu yazıya takıldı diyelim. Ancak bir kaç gün sonra, bu gönderinin rüzgarı kesiliyor ve 150 görünütleme ve 15 potansiyel satış elde ettiniz.
Devam ediyoruz.
Bu gönderinizle aynı zamanda, günler, haftalar, aylar ve yıllar boyunca da trafik almaya devam edebilirsiniz. Bunlara bileşik gönderiler diyoruz.
Bileşik gönderi yaratmaya çalışırken, okuyucuların sorunlarını çözen, taranması kolay makaleler yazmaya çalışın ve başlıkta “nasıl” ve “neden” gibi kelimelere yer verin.
Hubspot’un kendi blog gönderilerinin ölçümleme grafiğine baktığımız zaman durumu daha iyi anlayabiliriz.
Görselde belirtildiği gibi gönderilerin ilk paylaşıldığı ay gelen trafik ve zaman geçtikçe artan devasa trafik
Dün harcadığınız çaba, gelecekte binlerce trafiğe ve potansiyel müşteriye dönüşebilir. Her ay oluşturduğumuz olası satışların %90’ı önceki aylarda yayınlanan blog gönderilerinden gelir. Bazı satışlar yıllar önce yayınlanmış blog gönderilerinden gelebilir.
Elbette her blog gönderisi “bileşik” değildir. Ancak zamana yenilmeyen, zamanla gelişen ne kadar çok blog gönderisi yayınlarsanız bileşik blog gönderilerini yakalama şansınız da o kadar çok artar.
Hızlı sonuçlar göremeyebilirsiniz, ancak zamanla, herhangi bir ek kaynak yatırımı olmadan işletmeniz için öngörülebilir miktarda trafik ve olası satışlara güvenebilirsiniz.
Blog yazmanın tüm küçük ve büyük işletmelere sağladığı bir başka avantaj ise, şirket haberlerini ve hikayelerini paylaşabileceği bir enstrüman olmasıdır.
Blog yayınları sadece ürünlerin avantajlarını yada yararlarını değil, aynı zamanda bir şirketin ne yaptığını vurgulayan haberleri de içerebilir.
Yeni bir pazarlama müdürünü işe aldıysanız bunu blogunuzda paylaşabilirsiniz. Bir seminer düzenliyorsanız veya bir fuara katıldıysanız, gözlemlerini anlatabileceğiniz bir blog gönderisi oluşturabilirsiniz.
Blogunuzda şirket haberlerini paylaşarak, markanızı insanlaştırabileceğiniz gibi, hedef kitlenizin de sürekli satış yapmaya çalışan bir şirket olmadığınızı anlamasını sağlamış olursunuz.
İşletme bloglarının size sağlayacağı faydaları gördünüz. Daha fazla trafik, potansiyel müşteri, sektör otoritesi, şirket kültürünüz ve hedef kitlenizle daha iyi bir iletişim…
Müşterilerinizin sorunlarına çözüm odaklı, kaliteli içerikler yazmanız dileğiyle hoşçakalın.
Dijital pazarlama dünyasıyla ilgili son gelişmeler hemen e-posta adresinize gelsin.